Dukas Bizans Tarihi Pdf
Click Here ===> https://bytlly.com/2t251D
1341 ile 1347 yılları arasında yaşanan Bizans iç savaşında önemli bir rol oynamış Mikhael Doukas'ın torunudur. Doğum tarihi ve ilk ismi bilinmemektedir.[1] İlk defa 1421 yılında Yenifoça'da Cenevre Cumhuriyeti valisinin sekreteri olarak hizmet ederken ismi geçmektedi. İstanbul'un Fethi'nden sonra Lesbos'a mülteci olmuş ve adada hüküm süren Gattilusi ailesinin hizmetine girmiştir. Aile onu Osmanlı İmparatorluğu sarayında çeşitli diplomatik görevlerde bulundurmuştur.[1] Adanın 1462 yılında II. Mehmed tarafından alınmasına kadar Lesbos'un yarı bağımsız kalmasında başarılı olmuştur. Bu olayda hayatta kaldığı bilinmektedir fakat bu tarihten sonra hayatı hakkında bir bilgi yoktur.
1341-1462 tarihleri arası dönemin tarihinin yazarıdır. Historia adli çalışması Nikiforos Grigoras ile İoannis Kantakuzenos'ın çalışmalarının devamı ve Georgios Frantzis ve Laonikos Halkokondiles'in çalışmalarını ise destekler. Tarihinin başlangıç kısmında Âdem ile Havva'dan V. İoannis'e kadar bir kronoloji bulunur.
, istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından sebepleri istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından gelişmesi istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından sonuçları istanbul'un fethinin
Son dönem Bizans tarihçileri arasında sınıflandırılan Mikhael Doukas, Türkler hakkında neredeyse en fazla ayrıntı ve bilgi veren bir tarihçi olması bakımından özellikle Türk tarihi için ayrı bir ehemmiyet arz eder. Doukas, orijinal adıyla Historia adlı eserini takriben 1453 ile 1462 yılları arasında kaleme almıştır.
10 Ağustos 2015 tarihinde yayın hayatına başlayan sosyalbilimler.org, sosyal bilimler alanında çalışma yürüten her bireyin yararlanmasına veya katkı sunmasına açık akademik bir web sitedir.
DUVAR - Cenevizlilere sırkatip olarak hizmet eden Dukas, tarihi kelam müderrisinin bu altmış beşinci sayfasında diyordu ki: "O zamanlarda İyonyen Körfezi medhalinde Kain ve Avam lisanında Stilaryum-Karaburun tesmiye edilen dağlık bir memlekette adi bir Türk köylüsü meydana çıktı. Stilaryum Sakız Adası karşısında kaindir. Mezkur köylü Türklere vaiz ve nesayihte bulunuyor ve kadınlar müstesna olmak üzere erzak, melbüsat, mevaşi ve arazi gibi şeylerin kaffesinin umumun mali müşterek addedilmesini tavsiye ediyor idi."
Nazım Hikmet o devirde hapishanede, ama okuduğu kaynak bir tane. Zaten fazla bir şey yok. O da Mehmed Şerefeddin Efendi'nin soyadı Yaltıkkaya olacaktı, 1924 senesinde ilk Şeyh Bedreddin üzerine kitabı bir vesile ile eline geçiyor. Orada Şeyh Bedreddin'in isyanını kamusal mülkiyetle eklemleştirme yolunda, Mehmet Şerefeddin'i kaynak göstermeden şunu söyler: "İhtimaldir ki, Şeyh Bedreddin müridi, kethudasıdır, Börklüce Mustafa'ya müşterek mülkiyette bazı şeyleri telkin ettiği, işte bu senin malın değil, benim malım değil, bizim malımız, tarzında ifadelerden yola çıkarak bir şeyler söyler. Dukas'ın tarihini okumasına ben ihtimal vermiyorum. Dediğim gibi kaynak, o dönemde Türkçe tercümesi yok, gözükmüyor. Özgün dilinden de zannetmiyorum, Almanca'ya ondan 100 sene evvel falan tercümesi var sanırım, "Bizans Tarihi". Onlara da hapishane şartları içerisinde zannetmiyorum. Tek kaynak Şerefeddin Efendi'nin "Şeyh Bedreddin"idir.
Dukas'ın Tarihi'nde Şeyh Bedreddin'e ait Bedreddin kelimesi dahi geçmez, çok manidar. Şimdi adamı takdirle andığım nokta şu; Börklüce meselesinde dahi içine kurt düşüyor bu adamın. İlk konuştuğu adama birkaç sene sonra gidiyor ve "Sen bu Börklüce'yi çok abarttın" diyor. Değişik dinlerden insanları bir araya topluyor ve diyor ki, "Sakızlı papaz bizi kandırdı, sahtekârın tekiydi." Biraz evvel Şeyh Bedreddin ile ilgili sizin bahsettiğiniz unsurda, "Dukas'ı Nazım Hikmet okudu" dediğiniz zaman, biliyorsunuz ben buna ufak bir muhalefet şerhi düştüm. Yani şunu söylemek istedim: "Dukas'ın Bizans tarihi bir bütündür."
10.9737/hist.2021.1032 BİZANS-OSMANLI İLİŞKİLERİNDE SÖZDE BARIŞ DÖNEMİ (1413-1421)Osmanlı saray vakanüvistlerinin eserleri, Sultan I. Mehmed´in (1413-1421) saltanatı döneminde Bizans imparatoru II. Manuil Palaiologos (1391-1425) ile kurduğu diplomatik ilişkilerin mahiyeti üzerine detaylı bilgiler vermekten uzaktır. Oysaki imparator, Ankara Savaşı (28 Temmuz 1402) öncesindeki gibi hem Anadolu´ya hem de Rumeli´ye hâkim olmanın mücadelesi veren Osmanlı sultanının karşısında bunu engellemek adına güç birliği yapan Anadolu Türk beylikleri ve Balkanlı Hristiyan devletlerinin eşgüdümlü faaliyetlerinde bir çok kez kilit rol oynadı. İmparatorun müttefikleri Karamanoğlu II. Mehmed Bey (?-1423) ve Candaroğlu İsfendiyar Bey (1392-1440) gibi Anadolu´daki Türk beyleri, Sırp despotu Stefan Lazareviç ve Vlah voyvodası Mircea idi. Dukas, Sphrantzes, Halkokondyles, Kritovulos gibi Bizanslı tarihçilerin kronikleri, Anonim Grekçe Kısa Kronikler, II. Manuil´in mektupları, Filozof Konstantin´in Stefan Lazareviç biyografisi, Burgundiyalı elçi Ghillebert de Lannoy´un kayıtları, Venedik ile Ragusa senato kararlarının bilgileri ile birleştirildiğinde bu ittifakın varlığı kendini hissettirmektedir. Söz konusu veriler, Fetret döneminde (1402-1413) bu ittifakın tek seferlik olmadığını, aksine Sultan I. Mehmed´in tahta çıkışı sonrasında ve hatta Sultan II. Murad´ın (1421-1451) tahta çıkış sürecinde devreye girdiğini göstermektedir. Osmanlı kronikleri, bu güç odakları arasındaki bu bağ hakkında sessiz kaldıkları gibi aynı zamanda sultanların bunlara karşı yürüttükleri askeri operasyonları birbirinden bağımsız olaylarmış gibi sunmaktadır. Bu bakımdan yukarıda sözünü ettiğimiz kaynak grubu, Osmanlı kroniklerinin bıraktığı boşlukları doldurması bakımından büyük öneme sahiptir. Bu makalenin amacı, Bizanslı, Türk ve Balkanlı müttefiklerin Osmanlı tarihinin 1413-1423 yılları arasında oynadıkları önemli rolü bu kaynakların verileri ışığında yeniden ele almaktır. 2b1af7f3a8
Start with a warm-up, then move on to the main exercises. But if you want to add excitement, you can play a couple of rounds of Joker Jewels between approaches - after all, luck loves those who are not afraid of risk!